Sıfat(diğer adıyla husumet); dava konusu maddi hukuka ilişkin haklar taraflar arasındaki ilişkiye denir. Biz dedik ki şekli taraf kuramı kabul edilmiştir. Dava dilekçesinde taraf olarak gözükenler kimse bizim için davanın tarafı odur. Doğru olabilir olmayabilir başta bunu bilmiyoruz. Başta tespit etmek zor. Maddi taraf kuramını kabul etsek içinden çıkamazdık. Çünkü bir kişinin gerçekten taraf sıfatına sahip olup olmadığı davanın sonunda anlaşılır çoğunlukla. Hak sahibi mi değil mi borçlu mu hâkim hüküm aşamasında ancak bunu anlayabilir. O bakımdan gerekçede şeklen taraf olarak gözükenler taraf ise de bu kişinin lehine karar alabilmesi veya borçlu aleyhine davalı aleyhine karar verilebilmesi için gerçekten de maddi hukuk bakımından da taraf sıfatına sahip olması gerekir. Ben şimdi alacaklı olmadığım birisine karşı dava açtığım zaman dava takip yetkisine sahibim. Çünkü hak sahibi olduğumu iddia ediyorum. Her dava bir iddiadır. Ama hâkim benim bu iddiamı inceleyecek.
Gerçekten alacaklı sıfatına sahip olmadığımı gördüğü zaman davayı esastan reddedecek. Çünkü maddi hukuk bakımından ben hak sahibi değilim. O bakımından sıfat bir maddi hukuk meselesidir. Sıfat( husumet) bir usul meselesi değil. Neden maddi hukuk meselesi çünkü hakkı tanıyan maddi hukuk. Usul kuralları hak tanımıyor ki. Usul hukuku hakların korunmasına hizmet eder. Hakların gerçekleşmesine hizmet eder. Davada taraf sıfatına kimin sahip olup olmadığı maddi hukuka göre belirlenir. Ben gerçekten alacaklı olduğumu iddia ederek dava açıyorsam alacaklı olup olmadığım maddi hukuk borçlar hukukuna göre belirlenir. Gerçekten borç verdim mi. Yada haksız fiil işledi diye birinden tazminat talep ediyorsam haksız fiilin koşullarının oluşup oluşmadığını neye göre belirleyeceğiz borçlar kanununa göre.
O bakımdan hakim davanın başında gerçekten bir kimsenin taraf sıfatına sahip olup olmadığını anlayamaz.Esasa girmesi gerekir.Esasa girecek o soyut normdaki vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ispatını bekleyecek.Eğer gerçekten haksız fiil işlendiğini iddia eden kişi hukuka aykırı fiili,zararı,tarafın kusurunu,illiyet bağı olduğunu ispatlarsa ancak hakim hüküm verecek.Evet Ahmet haksız fiil işlemiştir, şu kadar tazminat ödemelidir diyecek.Hakim böyle bir aklama yapıyor hukuk kurallarını uyguladığı zaman.Onun için sıfat maddi hukuk sorunudur.Maddi hukuk sorunu olduğuna göre sıfat bir dava şartı olamaz.Çünkü dava şartları; hakimin esasa girip uyuşmazlığın esasını çözmeye girip yargılama yapabilmesi için gerekli şartlara denir.Dava şartları (görev,yetki,kesin yetki gibi) başta anlaşılabilir çünkü usul hukukuna ilişkin savunma araçlarıdır.
O bakımdan sıfat yokluğunda hakim davayı esastan reddedecek usulden reddetmeyecek.Çünkü usuli bir mesele değil usul hukukuna ilişkin bir sorun değil.O nedenle sıfat yokluğunda davayı esastan reddetmesi gerekir.Sıfat aktif sıfat ve pasif sıfat olarak ikiye ayrılır. Dava açan kişinin gerçekten aktif husumet ehliyetine sahip olması lazım. Davalının da pasif husumet ehliyetine sahip olması lazım.Alacağın temliki bunun örneğidir.Alacaklı olmamıza rağmen bu alacağı temlik etmişsek gider bir daha dava açarsak hakim ne yapacak davanın sonunda alacağın temliki ispatlandığı zaman? Davayı esastan reddedecek.Veya maliki olmadığım bir şey için gidip istihkak davası açtığım zaman hakim ne yapacak davayı esastan reddedecek.Haklı olma ,borçlu olma, borçlu olma ,alacaklı olma gibi durumlara biz sıfat diyoruz. Bunu da maddi hukuka göre belirliyoruz. SIFAT DAVA ŞARTI DEĞİLDİR (dava şartıdır derseniz fahiş hata olur). Sıfat ilk itiraz da değildir. Nedir o zaman sıfat?
Sıfat borçlar hukuku anlamında yani maddi hukuk anlamında bir itirazdır.İtiraz nedir defi nedir bunlar arasındaki fark ne?İtiraza örnek borcun ödenmesi.İtiraz;bir hakkın doğumuna engel olan veya hakkı sona erdiren bir vakıanın ileri sürülmesidir.Hakkın doğumuna engel olan itirazlar vardır.Ehliyetsizlik gibi,imkansızlık gibi.Hakkı sona erdiren itirazlar vardır.Sonraki imkansızlık,ödeme,takas,ibra gibi.Borcu sona erdiren sebepler.Defi;gerçekten defide hak vardır ama kanunun tanıdığı özel bir yetki nedeniyle bir hakkı bir borcu yerine getirmekten kaçınma hakkıdır.Defi bir hakkın kullanılmasıdır.Evet ben sana borçluydum ama 20 sene oldu kanun bana zamanaşımına uğramış borcu ödemek zorunda değilsin diyor.Bana bir hak veriyor.O bakımdan defi bir hakkın kullanılması mahiyetindedir.Ama kanun bunu verdiği için böyle.İtirazsa bir vakıadır bir olaydır.
Hakkın doğumuna engel olan veya hakkı sona erdiren vakıalara itiraz denir.Ve borçlunun özel bir sebeple borcu yerine getirmekten kaçınma hakkına defi denir.Bunlar arasındaki fark;itirazları hakim davada ileri sürülmüşse dava dosyasına girmişse dikkate alır resen dikkate alamaz. Defileri hakim resen dikkate alır.Sıfat maddi hukuk anlamında bir itirazdır.Çünkü bana dava açtığı zaman diyeceğim ki bu alacak temlik edildi. Alacağın temliki de o kişi bakımından hakkı sona erdiren bir itiraz nedenidir.Artık benden alacaklı değil ki. Veya borcu talep ettiyse borcu naklettik biz benden talep edemez diyeceğiz.O nedenle sıfat maddi hukuk anlamında hakkın sona ermesine veya hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır.Ancak hakim dava dosyasına girmişse bu itirazı dikkate alabilir.Mesela ben alacak temlik edilmiş, hiç alacağın temliki belgesini dosyaya koymamışsam hakim nereden bilecek.Ama alacağın temliki belgesi dosyadaysa ben bunu ileri sürmesem bile hakim dosyada alacağın temlik edildiğini gördüğü zaman bunu kendiliğinden dikkate alır.
Ama hakim dosyadan alacağın zamanaşımına uğradığını görse bile bunu kendiliğinden dikkate alamaz mutlaka davalının zamanaşımı definde bulunması lazım. Çünkü bu bir hak.Hakkını ancak sahibi kullanabilir.Sıfat yokluğunda dava esastan reddediliyor.Çünkü maddi hukuk bakımından hak sahibi değil. Sıfat yokluğundan reddedilen bir dava yeniden açılabilir mi? Alacaklıyım diye dava açtım hakim alacaklı değilsin bu adama karşı dedi reddetti.Davanın tarafları bakımından kesin hüküm olur onlar tarafından açılamaz.Ama bu kesin hüküm başkasına karşı geçerli değildir. Kesin hüküm tarafları bağlar. Baktım ki o değilmiş borçlu başka biriymiş, tabiki ona gidip dava açabilirim.O kişiler arasında bir daha dava konusu olamaz. Kesin hüküm buna engel olur.Ama bir başka kişinin alacaklı olduğunu iddia ediyorsam taraflar farklı olduğu için kesin hüküm söz konusu olmaz bir daha dava açılabilir.
Sıfatın, Dava Takip Yetkisinden Farkı
Dava takip yetkisi tamamen şekli taraf kuramının bir sonucudur.Sıfat ise bir maddi hukuk meselesidir. Alacaklı malik borçlu vs. olma niteliğine ilişkin maddi hukukun verdiği bir niteliktir. Ama dava takip yetkisi bize şunu cevaplar:yargılamayı kim yürütecek. Bu yargılamayı yürütme yetkisi nerden geliyor? Vekilse zaten davayı yürütebilir temsilciyse zaten temsilden dolayı yürütebilit. Veya kanun bu yetkiyi vermiş olabilir. Örnegin iflas idaresine verdiği gibi. Aksi halde tasarruf yetkisine bakarız. Dava takip yetkisine sahip olup olmadığını tespit etmek için. Yani dava takip yetkisi davayı kimin yürüteceğine ilişkin usuli bir mesele. Ama sıfat esasa ilişkin bir mesele.
Sıfat bunun bir çıktısı bir anlamda. Maddi hukuk bakımından hak sahibi olmamamıza rağmen dava açıp yürütebiliriz. Kanun bunu yasaklamıyor. Çünkü bu bir iddia ve ancak hükümle ortaya çıkacak haklı olup olmadığınız. İşte o zaman gerçekten maddi hukuk bakımından hak sahibi değilsek hakim davayı sıfat yokluğundan yani esastan reddeder. Sıfat sonda anlaşılan bir şey. Hakim maddi hukuk bakımından ispat faaliyetini yapacak,tahkikata geçecez gerçekten haklı mıyım haksız mıyım onun sonucunda taraf sıfatına sahip olup olmadığımı anlayacak. Özellikle dava takip yetkisi bir kimsenin maddi hukuk bakımından hak sahibi olmamasına rağmen dava açıp yürütebilmesindeki eksikliği giderir. Sıfat yokluğunu giderir.
Örnekte verdiğimiz gibi İcra iflas kanununa göre borçlu adına bir taşınmazın tescilini istediğim zaman ve gidipte böyle bir dava açtığım zaman kendi adıma hak iddia etmediğim için hakim davayı reddederdi sen bu davayı açıp yürütemezsin diye. Ama kanunkoyucu böyle bir yetkiyi verdiği için;borçlu adına dava edip onun adına tescili isteyip haciz koydurabilir dediği için maddi hukuk bakımından sıfatım olmasa bile davayı açıp yürütebiliyorum. Bendeki sıfat eksikliğini gidermiş oluyor böylece dava takip yetkisi. Sıfat demekki asla bir dava şartı değilmiş,ilk itiraz da değildir;maddi hukuk bakımından borçlar hukuku bakımından itirazdır