Yetki kuralları, belirli bir yargı kolundaki davaya hangi yerdeki görevli mahkemenin bakacağını düzenleyen kurallardır. Mesela davada görevli mahkeme bulundu; asliye hukuk, ama neredeki asliye hukuk mahkmesi, bir sürü ilde ve ilçede asliye hukuk mahkemesi var. Yani coğrafi alan olarak hangi yerdeki mahkemenin davaya bakacağına yetki kuralı denir.
Yetki kurallarına neden ihtiyaç duyulmuş? Aksi takdirde isteyen istediği yerde dava açabilirdi, bu davalı açısıdan zor olurdu(mesela Edirne’de oturan adama Kars’ta dava açıldı.) ve bu tabii hakim ilkesine de aykırıdır. Ayrıca davacının istediği yerde dava açması davalının savunma hakkını da engelleyebilirdi. Bu nedenle kanun yetkili mahkemelerin belirlenmesinde davacıyı değil davalıyı esas almıştır.
- Mahkemelerin yargı çevresi vardır ve buna göre, bir hukuk mahkemesinin yargı çevresi, bulunduğu il merkezi veya ilçe ile buna adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırlarıdır.
- Büyükşehir belediyesi bulunan illerde, (Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine)HSYK her mahkemenin yargı çevresini ayrıca belirleyebiliyor. Mesela; İstanbul’da Anadolu Adliyesi şurayı kapsar diye HSYK belirleyebiliyor.
- Mahkemelerin görevinde olduğu gibi yetkisi de kanunla belirlenir. İdari işlemlerle, düzenleyici işlemlerle yetkili mahkeme belirlenemez. Aksi halde tabii hakim ilkesine aykırı olur. Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden bir başka mahkeme önüne çıkarılamaz.
- Bir mahkeme ancak kendi yetki çevresi içinde yargısal faaliyette bulunabilir. Bir başka mahkemenin yargı çevresinde yapılacak işlemler için, o yer mahkemesi istinabe İstinabe edilen mahkeme de gerekli işlemleri yapmak zorundadır.
GENEL VE ÖZEL YETKİ KURALLARI
- Eğer kanunda özel yetkili mahkeme görevlendirilmemişse her davaya kural olarak “genel yetkili mahkeme” bakar. Mesela; boşanma davası açıldı, usul kanununda, medeni kanunda özel yetki kuralı yoksa genel yetkili mahkemeye gidilecektir. Tabi ki özel yetki kuralı varsa dava gidip o özel yetkili mahkemede açılmalıdır.
- Özel yetki kurallarından kesin olmayan yetki kuralları genel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmaz, yani kesin olmayan yetki genel yetki ile birlikte uygulanır, alternatif bir yetki yaratır. Mesela; sözleşmeden doğan bir dava açılacak, bu dava genel yetkili mahkeme(davalının yerleşim yeri mahkemesi)de açılabileceği gibi sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde de açılabilir. onunla birlikte uygulanır.
Buna karşılık kesin yetki kuralının söz konusu olduğu hallerde davanın mutlaka kesin yetkili mahkemede açılması gerekir, bu emredici bir kuraldır ve kamu düzenine ilişkindir. Kesin yetki genel yetkiyi bertaraf eder.
GENEL YETKİ KURALI
- Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri ise, Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Yani bir dava hakkında özel bir yetki kuralı yoksa gidilecek mahkeme genel yetkili mahkemedir.
- Davanın açılmasından sonra yerleşim yerinin değiştirilmiş olması mahkemenin yetkisini etkilemez, mahkeme yetkili kalmaya devam eder. Ancak tebligatlar, davalının yeni yerleşim yeri adresine yapılır.
- Görüldüğü üzere, tabii hakim ilkesine de uygun olarak, davacıya dilediği yerde dava açma hakkı tanınmamış, davalının yerleşim yerinde açması uygun görülmüştür. Çünkü davacının talebi de başlı başına bir iddiadır, davacının haklı olduğu bilinemez; davalıyı taciz etmek için dava açabilir, dürüstlük kuralına aykırı olarak hakkını kötüye kullanmak için dava açabilir. Davalının savunma hakkı için de bu önemlidir.
Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması hâlinde yetki
- Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak, diğer özel yetki hâlleri saklı kalmak üzere, malvarlığı haklarına ilişkin dava, uyuşmazlık konusu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerde de açılabilir.
- Böylece HMK, eski HUMK’dan farklı olarak, davalının Türkiye’de son oturduğu yer ve Türkiye’de herhangi bir malı veya teminatı bulunuyorsa, dava konusu olmayan o malın veya teminatın bulunduğu yerin de yetkili olması kuralını kabul etmemiştir.( eski HUMK’a göre adama karşı illa dava açılacak gibi bir izlenim vardı.)
- Böylece, son oturulan yer mahkemesinin yetkisi kaldırılarak, Türk mahkemelerinden verilen kararların yabancı ülkelerde tanınması ve tenfizi istendiğinde “aşkın yetki” nedeniyle reddine engel olunmak istenmiştir.
- Türkiye’de yerleşim yeri olmayan Türklere ve yabancılara ilişkin davalardaki yetki kuralları, milletlerarası yetki kuralarına göre belirlenir (MÖHUK m. 40 vd.) MÖHUK’a göre şahış varlığına ilişkin davalar eğer Türkiye’de herhangi bir yerleşim yeri, mutad meskeni yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir Mahkemelerinde açılabilir. (Bu MÖHUK’taki özel bir yetki kuralıdır.)