Tipe uygun, hukuka aykırı ve kusurlu insan davranışlarına suç diyoruz. Tipe uygunluk ve hukuka aykırılık suçun objektif, yani maddi unsurlarıdır. Bunların fail ile olan ilişkisine ise kusurluluk unsuru ya da manevi unsur denilir.
Kusurluluk şöyle tanımlanabilir: “Failin hukuka uygun hareket etme imkanı bulunmasına rağmen, hukuka aykırı bir davranışı seçmiş ve gerçekleştirmiş olması nedeniyle fiilin ona yüklenebilmesine kusurluluk denilir.”
Kusur yeteneğinin varlığı, irade özgürlüğüyle açıklanabilir.
Bir fail hakkında kusurludur diyebilmemiz için üç şartın bulunması gerekir:
1) Kişinin kusur yeteneği bulunmalıdır (biyolojik şart).
2) Fail, tipe uygun ve hukuka aykırı fiili bilerek ve isteyerek ya da gerekli özeni göstermemek suretiyle işlemiş olmalıdır (sübjektif şart). Buna göre kusurluluğun iki şekli vardır: kast ve taksir.
3) Sübjektif isnadiyet. Kişinin kusurlu olduğunu kabul edebilmemiz için, hareket ona isnat edilebilmelidir. Yani, kusurluluğu kaldıran bir sebep bulunmamalıdır.
YTCK’na göre kusur yeteneğini etkileyen haller:
1) Yaş küçüklüğü
2) Akıl hastalığı
3) Sağır dilsizlik
4) Geçici nedenler
5) Alkol-uyuşturucu madde etkisinde olmak.
Kusur yeteneği, anlama + isteme yeteneği olarak anlaşılır, yani kusurlu davranabilme yeteneğidir. Eski deyimle, farik ve mümeyyiz olmak (farik: fark eden, ayırt eden; mümeyyiz: iyi doğruyu kötüyü yanlışı seçen) anlamına gelir.
(1) Yaş Küçüklüğü:
YTCK’nda yaş küçüklüğünün kusur yeteneğine ve dolayısıyla ceza sorumluluğuna etkisi üç devreye ayrılmıştır:
1. Devre: 0-12 yaş
2. Devre: 13-15 yaş
3. Devre: 16-18 yaş
(a) 12 yaşını doldurmamış çocuklar:
YTCK 31: “Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında ceza kovuşturması yapılamaz; ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir”.
12 yaşını doldurmamış çocuklar işlediği fiillerden dolayı kovuşturulamaz ve ceza verilemez. Güvenlik tedbirleri; danışmanlık tedbiri, eğitim tedbiri, bakım tedbiri, sağlık tedbiri ve barınma tedbirinden oluşur.
(b) 13-15 yaş arası küçükler:
Bu devrede, algılama ve irade yeteneği her somut olayda ayrıca incelenir. Mahkeme, çocuğun işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığını ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olup olmadığını belirlemek amacıyla çocuğun bedeni, akli ve ruhi durumunu bir uzman hekime incelettirir. Eğer çocuk hareketlerini ve sonuçlarını kavrayabilme ve bu doğrultuda davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip ise, fiil cezalandırılır, fakat cezası indirilir. Eğer değilse, yukarıda belirtilen güvenlik tedbirleri uygulanır.
(c) 16-18 yaş grubu:
Bu yaş grubunda, küçüğün hareketini ve sonuçlarını anlayabilme ve davranışlarını bu doğrultuda yönlendirme yeteneğine sahip olup olmadığı araştırılmaz. Sadece küçüğü topluma yeniden kazandırmak ve yeni suçlar işlemesini engellemek amacıyla belirli indirimler yapılır.
(2) Akıl hastalığı:
(a) Akıl hastalığı nedeniyle, işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçların algılanamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli oranda azalması.
Bu durumdaki kişilere ceza verilemez, sadece güvenlik tedbirlerine hükmedilir. Bu durumdaki akıl hastalarına, mahkeme beraat kararı veremez; “ceza verilmesine yer olmadığı” yönünde karar verir. Bu kişiler bir sağlık kurumunda tutulur. Toplum açısından tehlikeliliğin ortadan kalkması veya önemli oranda azalması halinde bu kişiler salınır.
(b) Algılama yeteneğinin tümüyle ortadan kalkmaması, fakat işlenen fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede olmamakla birlikte azalması.
Bu kişilerin ceza sorumluluğunun devam ettiği kabul edilir. Cezaları 1/6’ya kadar indirilir, fakat bu süre boyunca güvenlik tedbirleri uygulanması da mümkündür.
(3) Sağır ve Dilsizlik:
1. Devre: 0-15 yaş: Bu devredeki sağır ve dilsizler hakkında 1. devre yaş küçüklüğüne ilişkin hükümler uygulanır.
2. Devre: 16-18 yaş: Bu devredeki sağır ve dilsizler hakkında 2. devre yaş küçüklüğüne ilişkin hükümler uygulanır.
3. Devre: 19-21 yaş: Bu devredeki sağır ve dilsizler hakkında 3. devre yaş küçüklüğüne ilişkin hükümler uygulanır.
(4) Geçici Nedenler:
Geçici neden; akıl hastalığı düzeyine ulaşmayan, fakat geçici nitelikte bir patolojik (hastalıklı) nedenin kişinin kusur yeteneğini etkilediği örneğin hipnotizma, uyur gezerlik ve ateşli hastalık gibi hallerdir.
Geçici nedenin kabul edilebilmesi için, failin anlama ve isteme yeteneğini kaldıran veya azaltan sebebin oluşmasında kusurunun bulunmaması gerekir. Örneğin, hipnoz etkisinde adam öldürmeyi tasarlayan kimse bu hükümden yararlanamaz.
(5) Alkol ve uyuşturucu etkisinde olma:
5a) İrade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma:
Buradaki “irade dışı” terimi istemeyerek şeklinde anlaşılmalıdır. Örneğin bir partide meyve suyuna şaka olsun diye alkol karıştırılan kişinin sarhoş olması ve bu halde iken suç işlemesi halinde cezalandırılması mümkün değildir. Bu nokta, her somut olayın özelliklerine göre incelenir.
5b) İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma:
Bu durumda, failin sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. Kusur yeteneği, icra hareketinin yapıldığı anda mevcut olmalıdır. Bu kuralın istisnası, iradi olarak alınan alkol veya uyuşturucunun etkisinde suç işleme halidir. Bu durumda, “SEBEBİNDE SERBEST HAREKET KURAMI” (Actiones Libera in Causa) gereği failin aslında uyuşturucu veya alkol etkisinde olduğu için iradi olarak hareket etmemesine rağmen, alkolü veya uyuşturucuyu alırken iradi hareket ettiği ve bu nedenle fiili işlerken de iradi hareket etmiş olduğu varsayılır. Böylece, bir karine yaratılmıştır.