Tapuya kayıtlı olması gerektiği halde tapulama faaliyetlerinin uzun sürmesi nedeniyle tapusuz durumda olan birçok taşınmaz var. Bunlar yazılı senetle, hatta bu dahi olmaksızın sadece zilyetliğin devriyle devredilmekte. Tapusuz taşınmazı elinde bulunduranlar ya mülkiyet hakkına ya da sadece zilyetlik hakkına sahip oluyorlar. Peki, tapusuz bir taşınmaz üzerinde nasıl mülkiyet kuruluyor? Ya eski hukuktan gelen ve tescil edilmemiş bir mülkiyet hakkı olabilir; ya da Medeni Kanun md. 713’e göre olağanüstü zaman aşımıyla edinilmiş bir mülkiyet hakkı; ya da işgal yoluyla elde edilmiş bir mülkiyet hakkı olabilir. Bu hallerde mülkiyet hakkınız var; ama taşınmaz maliksiz de olabilir, hiçbir mülkiyet hakkınız olmadan taşınmazın zilyedi olabilirsiniz.
Bunları bir tarafa bırakırsak karşımıza başka bir soru çıkıyor; taşınmazın tapuda kaydı yokken malik de olsanız zilyet de olsanız taşınmazı nasıl devredeceksiniz? Bu konu doktrinde tartışmalı, farklı görüşler var;
- Görüş diyor ki yine resmi şekilde devir işlemi yapılır. Taşınmaz tapuda kayıtlı olmasa bile satış sözleşmesi tapu memuru tarafından ya da noter tarafından yapılmalıdır. Eğer sadece zilyetseniz, taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkınız yoksa, bu sefer zilyetliği devrederek nakli gerçekleştirirsiniz.
- Görüş diyor ki kanunda boşluk vardır. Bu boşluk da taşınır mülkiyetinin nakline ilişkin hükümlerle doldurulabilir. Taşınır mülkiyetinin nakline ilişkin hükümler taşınmazların niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanır. Yani mülkiyet şekle tabi olmayan bir anlaşma ile alıcıya devredilebilir. Taşınmazın mülkiyeti alıcıya teslim anında geçer. Sadece zilyetliğe sahipseniz de yine herhangi bir şekle bağlı olmadan zilyetliğin devrini sağlamanız mümkün. Yargıtay da 2. Görüşü benimsemiş durumda.
Madde 713- Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.