Yeni kanunda sigorta poliçesi yalnızca yapılan sözleşmeyi tevsik eden bir ispat aracı olarak öngörülmüştür. Eski kanunda, sigorta poliçesi denilen belgenin, kıymetli evrak vasfını haiz bir belge olduğu da söylenmekteydi. ( hoca katılmıyor.) sigorta poliçesi, sigortacının sorumluluğunun başlayacağı anın belirlenmesi bakımından önemli olan bir belgedir. Eski kanunda sigorta poliçesine hangi unsurların yazılacağı tek tek sayılmıştı. Yeni kanunda ise bu belgenin muhtevası genel bir ifade ile tespit edilmiştir: Tarafların sözleşmeden doğan hak ve borçları, temerrüde ilişkin hükümler ve sigorta poliçesi genel şartlarını içerir. Yeni kanunda artık temerrüde ilişkin hükümlerin yer almasının bir önemi yoktur, yazılsa da olur yazılmasa da olur. Çünkü ihbarlı fesih esası getirilmiştir.
Sigorta Poliçesi Genel Şartları
Genel işlem şartları niteliğinde bir belgedir. Sigorta şirketleri tarafından hazırlanan ancak uygulanabilirlik kazanması için ilk başta İktisat Ve Ticaret Vekaletince onanması gereken bir belge idi. Daha sonra bu makam Hazine Müsteşarlığı olmuştur. Ancak sonlara doğru tasdik makamı hazırlama makamı haline gelmiştir. Yani bu belgeyi Hazine Müsteşarlığı hazırlamaktadır. Ülkemizde şu anda uygulanan yaklaşık 40-50 tane Sigorta Poliçesi Genel Şartnamesi var. Bir özel sigorta türü çıktığında eğer onunla ilgili sigorta şartnamesi henüz hazırlanmamışsa ona en yakın genel şartnamenin uygulanması yönünde bir genel teamül oluşmuştur. Eğer Hazine Müsteşarlığı ihtiyacı fark edip bir an evvel harekete geçerse uzmanları aracılığıyla yeni çıkan sigorta türü ile ilgili genel şartnameyi hazırlayıp Başbakanlığa gönderip Resmi Gazetede yönetmeliklerin yayınlandığı sayfada yayınlatıp yürürlüğe sokmaktadır. Yani genel işlem şartları bu çerçevede bir idari tasarruftur.
eTTK m.1264 uygulamada çok önemlidir bahsetmiştik.
m.1264/1:”Bu kitapta hüküm olmayan hususlarda sigorta sözleşmesi hakkında Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.”
Doktrinsel görüş olarak denir ki, bu hükümle BK hükümleri Ticari örf ve adetin önüne geçmiştir. yTTK’da ’benimsenen görüş ise “bu kitapta” kavramı yerine “bu kanunda” kavramını kullanarak sigorta kitabında hüküm bulunamadığı takdirde hemen BK hükümlerine gitmektense önce TTK hükümlerine gitme yönündedir.
eTTK m.1264/2-3-4 ve Tekabül Eden Yeni Kanunun Koruyucu Hükümleri
Söz konusu 3 fıkrada kanun koyucu sigorta sözleşmesi ya da özel sigortalar dolayısıyla sevkedilen bazı hükümleri kategorik bir ayrıma tabi tutmuştur. Önce iki ana kategori belirlemiştir. Mutlak emredici hükümler ve nisbi emredici hükümler. eTTK m.1264/2 ve 3. fıkralarda bahsedilen hükümler mutlak emredici hükümlere ayrılmıştır. 4. fıkra nisbi emredici hükümlerden bahseder.
Mutlak emredici hükümlerde kategorileştirilmiştir. İlk fıkrada(e TTK m.1264/2) sayılanların aksi hiçbir şekilde kararlaştırılamaz. Böyle bir durumda sözleşme tamamen batıl olur. İkinci fıkrada(eTTK m.1264/3) bahsedilenlerde mutlak emredici hükümlerdir, aksi kararlaştırılamaz ancak bu yapıldığı takdirde sözleşme geçersiz olmaz sadece o husus geçersiz sayılır ve o hususta TTK esasları devreye girer.
Nisbi emredici hükümlerin özelliği ise, bunların aksi zayıf olanın lehine kararlaştırılabilir. Sigorta sözleşmelerinde bu zayıf olan; sigorta ettiren, sigortalı ve lehtardır.
Bu koruyucu hükümler sigorta sözleşmesinin tarafları için bağlayıcıdır. Yani sigorta ettiren, sigortacı ve lehtar mutlak emredici hükümlerin dışına çıkamaz. Nisbi emredici hükümlerin dışına da ancak zayıf olanın lehine ise çıkılabilir.
Söz konusu düzenleme sadece sözleşmenin taraflarını bağlamaz, Hazine Müsteşarlığını da bağlar.
Sigorta poliçesi genel şartları sözleşme ile ilgili bir belgedir. Taraflar arasındaki sözleşmeye uygulanacak hukuki esasları daha spesifik halde belirten sözleşmesel bir belgedir. Günümüzde sigorta poliçeleri incelendiği zaman hükümlerin bir kısmı TTK ile sevkedilen hükümlerdir. Yani tekrar hükümlerdir. Onun dışında bir de o özel tür ile ilgili esaslara yer verilir. Genel şartları TTK emredici hükümleri dışına çıkacak şekilde düzenleme yetkisi Hazine Müsteşarlığına ait değildir. Bunu ancak TBMM ya da TBMM’den alınacak yetki kanunu ile KHK düzenleyebilen Bakanlar Kurulu yapabilir.
Sigorta poliçesi genel şartlarının bir diğer özelliği şudur; tarafları, özellikle zayıf olanı aydınlatma özelliği. Genel işlem şartları olma özelliğinden de kaynaklanır. Sigorta poliçesi genel şartlarının okunaklı olması şartı eski kanunda aranmaktaydı.
Hususi Şartlar
Sigorta sözleşmeleri katılmalı sözleşmelerdir. Bir taraf sözleşme şartlarını hazırlar, diğer taraf ise bu şartları kabul eder. Sözleşme bu şekilde gerçekleşir. Her zaman bu şekilde de olmayabilir. Çok önemli riskler söz konusu ise, diğer tarafın ayak direme gücü de varsa Hususi Şartlar karşımıza çıkabilir.
Aydınlatma Açıklaması(Bilgilendirme Formu)
Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelikle gelen tarafların aydınlatılmasına ilişkin belgenin adı Bilgilendirme Formudur. Yönetmelikte bilgilendirme ödevinin yerine getirilmemesi halinde sonucunun ne olacağı çok genel bir ifade ile belirtilmiştir. Sigortacı bundan doğacak zararları gidermekle yükümlü hale getirilmiştir. Ama kanun yönetmeliğin gerisinde kalmıştır. 14 gün içerisinde sigorta ettiren herhangi bir itirazda bulunmazsa sözleşme taraflar arasında kararlaştırıldığı şekilde akdedilmiş olur, şeklinde öngörülmüştür.
Sigorta sözleşmesinin şekli dolayısıyla bahsedebileceğimiz iki belge daha var. Bunlardan biri Zeyilname, diğeri ise Tecditnamedir. Eskiden Karayolları Trafik Sigortası sebebiyle zeyilname her motorlu taşıt aracı işleteni tarafından yılda bir kere düzenlettirildi. Sorumluluk, teminat limitleri her yılın başında belirlenirdi. Mesela, haziranda otomobil almışsınız ve poliçeniz de haziranda düzenlendi, ocakta poliçeniz yetersiz hale geldiğinde zeyilname düzenlenirdi. Şimdi buna gerek kalmamıştır. Otomatikman değişen teminatlardan yararlanmaya başlıyorsunuz.
Tarafların Hak ve Borçları
Sigortacının ilk akdi ödevi sigorta ettireni aydınlatmaktadır. Aydınlatma ödevi yerine getirilmemişse ve sigorta ettiren de 14 gün içerisinde itiraz etmemişse sözleşmede ne yazıyorsa o şekilde taraflar arasındaki sözleşme yapılmış kabul edilir.
Sigorta sözleşmesini düzenleyip vermek sigortacının bir diğer sorumluluğudur.
Sigortacının rizikoyu taşıma borcu vardır. Sigortacı sadece sözleşmede belirlenen ya da poliçede yazan risk ya da risklerden sorumludur. eTTK’da umumilik prensibi vardı. Harp ve isyan dışındaki her türlü riskten sigortacı sorumlu tutulabilirdi. yTTK’da bu prensipten vazgeçilmiştir.