Vergi yasalarının öznesini tespit etmemiz için vergi hukukundaki ödevlere bakmamız lazım. Vergi hukukundaki vergi ödevleri:
- Maddi ödev
- Şekli ödev
- Diğer ödevler
Maddi ödev en klasik anlamda vergi borcu ödeme ödevidir.
Şekli ödev bu vergi borcu ödeme ödeviyle bağlantılı ödevlerdir. Mesela ödeyeceğiniz vergiyi hesapladığınız beyannameyi idareye vermek, işe başlamayı bildirmek, işi bırakmayı bildirmek, defter tutmak, belge tutmak. Bunlar vergi borcu ödeme ödeviyle bağlantılı yani maddi ödevle bağlantılı usuli ödevlerdir.
Diğer ödevler başlığı altına birden çok ödev girebilir belki ama bunlara rengini veren diğer ödevlerin idare adına yapılıyor olmasıdır. Yani aslında maddi ödev ve şekli ödevde, vergi-vergi ödevi ilişkisinde vergi ödevlileri birtakım şeyler üstleniyor yani idarenin karşısında kalan grup birtakım görevler üstleniyor. Diğer ödevlerde ise esasında ödev çoğu zaman idare adına yapılıyor. Bu bakımdan baktığınızda denetimsel nitelikli ödevler olduğunu görüyoruz. Yani idare adına yapılması gereken bir denetimin bu ödevler kapsamında idarenin dışındaki kişilere görev olarak (vergi idaresi dışındaki kişilere görev olarak) verildiğini görmekteyiz. Bunları diğer ödevler çerçevesinde inceliyoruz. Bu çerçevede yükümlülük ve sorumluluk anlamında şöyle bir analiz yapabiliriz: yükümlü ve sorumlu vergi hukukunda maddi ve/veya şekli ödevler üstlenen kimselerdir. Üçüncü kişiler ise vergi hukukunda diğer ödevleri üstlenen kimselerdir. Bu çerçevede yükümlü tanımıyla başlayalım.
-
VERGİ YÜKÜMLÜSÜ
Vergi yükümlüsü, Vergi Usul Kanunu 8. maddesine göre vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım çok doğru bir tanım değil. Bir kere vergi yükümlüsünün sistemdeki tek ödevi maddi ödev değil yani sadece vergi adını verdiğimiz parayı ödemekle yükümlü değil, şekli ödevleri de olabilir. Tanım bunu kapsamıyor. İkinci olarak gerçek veya tüzel kişi denilmiştir ancak vergi hukukunda mükellefler sadece gerçek veya tüzel kişilerden oluşmuyor. Bizde böyle garip yaratık şeklinde birtakım özneler daha var. Onlar da vergi mükellefi olabiliyorlar. Yani tüzel kişiliği olmayan özellikle kurumlar vergisinde kurumlar, özneler vardır. Bunlar da vergi mükellefi olabiliyorlar.
2. VERGİ SORUMLUSU
Vergi usul kanunu 8.maddesinin 2.fıkrasında “verginin ödenmesi bakımından alacaklı, vergi dairesiyle muhatap olan kimse olarak tanımlanmıştır”. Bu tanım sınırlıdır. Bu hüküm sorumluluğu da yükümlülükteki gibi belli bir parayı aktarma ödevi olarak ele alıyor. Halbuki şekli ödevler de vardır. Bir başka sıkıntı gerçek ve tüzel kişi olma noktasındadır. Oysaki biz biliyoruz ki vergi hukukunda sorumlulukta yükümlü lehine yerine getirilen maddi ve şekli ödevlerin ikisinden de müteşekkil olunabiliyor. Bu anlamda örnek verecek olursak (sorumlunun şekli ve maddi ödevler üstlenmesine ilişkin) Vergi Usul Kanunu 10.maddesi uyarınca kanuni temsilcinin sorumluluğunda; kanuni temsilciler tüzel kişilerin ya da temsil ettikleri gerçek kişilerin hem maddi hem şekli vergi ödevlerini onun adına yerine getirmek durumundadır. Bir başka örnek Katma Değer Vergisi Kanunu 9.madde uyarınca KDV’de stopaj(kesinti) söz konusu olabilir ve KDV’nin sorumluları da bu anlamda hem maddi hem şekli vergi ödevini yani hem beyanname verme ödevini hem de KDV ödeme ödevini yerine getirmekle görevlidir. Bazen Vergi sorumlusunun salt şekli ödevleri de olabilir.
Vergilerin yasallığı ilkesi çerçevesinde Vergi Usul Kanunu mükerrer 257.maddesi çerçevesinde elektronik ortamda beyanname verme ödevinin aracılara verme imkanı tanınmıştır. Burada sadece şekli ödev üstlenilen bir vergi sorumluluğu söz konusudur. Bazen sadece maddi vergi ödevi de söz konusu olabiliyor. Damga Vergisi Kanunu 21.maddesini buna örnek olarak verebiliriz. Bu hükme göre damga vergisine tabi olan kağıdı ikraz eden kimseler damga vergisinin ödenmesinden sorumlu tutulmuşlardır. Yani kağıdı ibraz eden yükümlü değildir, normalde şekli ödevi yoktur sadece kağıdı ibraz ettiğinde bu kağıda damga vergisi ödenmediyse damga vergisinin ödenmesi noktasında yükümlü adına maddi vergi borcu ödeme yükümlülüğü altında kalabilir.
Yükümlü ve sorumlu arasındaki ilişki çok önemlidir. Çünkü Vergi Usul Kanunu 8.maddesinde mealen “Vergi kanunları uyarınca yükümlülük ve sorumluluk özel hukuk sözleşmeleri ile aktarılamaz.” anlamına gelen bir hüküm vardır. Yani vergi hukukunda yükümlüye ve sorumluya ilişkin bir sözleşme yapılarak yükümlülükten ve sorumluluktan kaynaklanan ödevler başka bir kimseye aktarılamaz. Örneğin Rahmi Koç, yılda 5 milyon liralık gelir vergisi ödeyen bir kimse olarak çaycısıyla(ödeme gücü olmayan kimse ile) 2014 vergilerini ödeyeceğine dair sözleşme akdetmesi Vergi Usul Kanunu 8.maddesi bakımından mümkün değildir.
3. ÜÇÜNCÜ KİŞİ ÖDEVLİLER
Sistemde, kanunda yer almayan ve “üçüncü kişi yükümlü” adını taşıyan ayrı bir vergi ödevlisi daha vardır. Bunların ödevleri yükümlünün maddi/şekli ödevleri ile bağlantılı değildir. Bunlar daha çok idare adına denetim ödevi üstlenen kimselerdir. Yani vergi idaresinin yaptığı denetim ödevlerini vergi idaresi adına bir şekilde yerine getiren kimseler sistemde üçüncü kişi ödevli olarak adlandırılır. Dolayısıyla bunların ödevi maddi veya şekli değil, denetimsel nitelikte ödevler olarak adlandırılabilir. Mali müşavirler üçüncü kişi ödevlidirler. İlgili harcın ödenip ödenmediğini kontrol eden tapu memuru da üçüncü kişi ödevli gibidir yani vergi idaresi adına bir denetim ödevi meydana getirmektedir. Bu sorumlulukla karışan bir husustur ama üçüncü kişi yükümlüler burada sorumlu değillerdir.